Sis İçinde Gezinen Şarkılar

Fotoğraflar: Henri Prestes

 

bana böylesi garip duygular

telefonumdaki not defterime "taze fasulye konservesi" diye not almışım. niçin böyle bir şey yazdım diye düşünürken konservesini tazesinden daha lezzetli bulduğum için olabilir mi? insan böyle bir şeyi niçin not alır ki?

...

sivas- gemerek yolunu katlanır kılan şarkılardı. bir de bu yolun her mevsimine şahit olmak iyi geliyordu bana. güz, kış, bahar ve doğanın değişimine hayretle şahit olmak. şarkılar diyordum. böyle büyük bir keyifle mp3 falan hazırlardım yolda dinlemek için. keşke arabamda bluetooth veya aux girişi olsa diye hayıflanırdım. cd ile uğramak artık ilkel geliyor. bugün kursta öğrencilerime kasetten cd'ye geçme hikayelerimizi anlattım bizim neslin. daha önce walkman'lerimiz vardı. bak şimdi aklıma geldi. (aiwa ve sony kapışıyordu o zamanlar. benim sony vardı. doksanlarda ve iki binlerin başında new age müziği popülerdi. kitaro, lorena mckennıt dinlerdim. tabii başka bir sürü isim, grup var. onları yazmıyorum. sonra düş sokağı sakinleri'ni keşfetmiştim. beşiktaş-ortaköy yolunda yürümeyi ne çok severdim.) şimdi telefonla binlerce müziğe ulaşabiliyoruz. tarih dersinde böyle şeylere yer yoktur, kesin bir yerlere bağladım. tasnif, terkip, tahlil gibi :)

arabayı 2016'da aldım. daha geçen haftalarda arabamda aux girişi olduğunu öğrendim. o çıkıntı gözüme hep çarpıyordu ama lpg'nin bir parçası falan zannediyordum. amaan ne biliim işte araçlara ilgim bu kadar. şimdi acısını çıkarıyorum. okul yolunda karışık şarkılar. cd hazırlamak da güzeldi bence. :)

...

tek bir şiir olmayacağı anlaşıldı. ne olacak acaba çok merak ediyorum. uzun bir şiir. 

...

yeni açılan kafede müthiş bir sessizlik vardı. harika bir okuma yaptım. tam istediğim ortam derken müziği açtılar. sessiz sakin bir yer bulamayacak mıyım bu sığamadığım şehirde. ama güzel mekan. 

...

hocam şiir kitabı değil bu, şiir dergisi. 

yeniden şiir kitabı, dedi. kitap değil dergi bu hocam, dedim yine. (masada unuttuğum bir edebiyat dergisi üzerine)

...

uzun zamandır hafta sonu kahvehaneye takılan arkadaşlarımın yanına gitmemiştim. özlemiştim. akşam yeni yıkanan perdeleri taktıktan sonra (puff) kendimi dışarı attım. arkadaşlarımın yanına gittim. hoşgini aynı heyecanla oynuyorlardı yine. ben kenarda neler döndüğünü pek anlamadan çayımı içiyordum. bir ara gözüm kitaplık gibi bir yere takıldı. kalkıp inceledim. aaa kaşgar dergileri ve iki adet kitap-lık dergisi var. bu okey salonunda ne işleri var bu dergilerin. nasıl oldu anlamadım ama kahvehane sahibi alabilirsin hocam dedi :) bazılarının bende olduğunu hatırladım. nemlenmiş dergiler. kurusun da paylaşayım burada. ne denir kısa günün kârı. ustam ben bir çay daha alayım. ♫♫♫

...

veba geceleri'ni okuyorum.

...

af. af. af, af , habersiz fotoğrafını çektim, dedi. yüzünü göremedim. ya telaşlanacak bir şey yok diyorum. öyle belirsiz kalıyor rüya. hay allah.

...

"sadece şiir dergisi'ni arada bir alırım.  dergide söyleşisini okuduğum Elif Sofya'nın Pençe kitabını merak ettim. dergide altını çizdiğim bu mısraları çok beğendim.

"...

Yersiz yere bir yurtsuzluk bu

Onlarca eliyle göğsüme bastıran

Ne buralıyım sanki ne başka bir yer biliyorum.

Ve gitmekle yazgılıyım madem

Neden kalmakla sınanıyorum

Neden en çok kalmakla sınanır insan.

....

Bir boşluğu genişletip durdum çırpındıkça içinde

Yazdım çizdim karaladım durdum kendimi

Yine de sevdim başka bir dünyanın mümkün ihtimalini

Bunu kendime kaç kere söyledim

Sonra adım atmak yerine kaygıyla doldurdum heybemi

Sorsan, vardığın giz bir gülün mahlası bile değil

Sorsan, açmaya mecal yok içimde

Sorsan, anlatılır gibi değil" 

nurullah kuzu-saudade

...

"sığamazsın ya hani bir yere 

  öyle bir hisle" 

Anadolu'nun Kayıp Şarkıları/ Gam-ı Aşkınla

 

bayıldımm.

ayazda bir yürek

 

"müzik hayallerin hammaddesidir."

kahramanlarımız sorgulanmayı hak etmiyor. gerek de yok. stephane, buz gibi bir yüreğin yok bence. sen hayatın içinden geçerken kendi hayatını ve çevreni izlemeye mecbur kalarak devam edenlerdensin. bunu kimse anlayamayacak.

filmin  imgesinin her açıdan kemana yüklenmesi. harikulade.

He sleeps, I Keep Watch

 

sefiller

 

"dostlarım, şunu hiç unutmayınız,

kötü insan, yabani bitki yoktur

sadece kötü uygulayıcılar vardır."

                                   V. Hugo

drive my car

 filmi izlemeden önce veya izledikten sonra;

- haruki murakami'nin "kadınsız erkekler" hikayesi okunabilir. zaten film, bu öykünün sinemaya uyarlaması. ben okumadan izledim. öyküyü bulursam okurum.

- çehov'un "vanya dayı"sı da okunabilir. 

1702

 

"mesafelerin, bekleyişlerin ve mekanların bestesi olmuş."

alıştığımız şeylerin toplamı

"Ve takdiri ilahi çok güzel bir hareketbilimidir. Bütün ayrılıkların altı bununla çizilir. Herkes kendi ayrılığından emindir. Çünkü herkese göre takdir ilahidir. Alıştığımız şeylerin toplamına hayat denir. Alışamadıklarımıza da seyirci kalırız. Seyirci kalmak dünyanın en pahalı işidir. Çünkü bedeli, uykusuz gecelerle ödenir. Uyku, en nefis yevmiyedir. Çocukluk, bu yevmiyenin en güzel yeridir. Uykuyla doludur. Uykuysa seninle. Gökhan Yılmaz/ İkiye Kadar Sayamamak

şarkı:

Marissa Nadler

olsun

 Garip değil mi gizliden gizliye sevmemiz

Dünya ıstırabımız içinde bir şeyi?

İlk düşüşten bir şey

Onun hüznünden bir şey kalmıştır bize, kalbimize

Güzelliği hüzünde hissederiz-

Sanatımızda, hasret şarkılarımızda

Sanki ıstırabın lüzumuna

Ruhumuzun derin eveti ile cevap vermek istiyormuşuz gibi

                                                              F. SCHUON

eskimeyenler/ zamanın bahçesinde

 

gölge topraklarda

 

"yalnız olmadığımızı anlamak için okuruz."

"o zaman ki duyacağın acı şimdiki mutluluğunun bir parçası..."

"şimdi çektiğin acı o zaman ki mutluluğun bir parçası..."

"- ve şimdi tanrı dualarına karşılık veriyor.

- bunun için dua etmiyorum. ediyorum çünkü kendime engel olamıyorum. dua ediyorum çünkü çaresizim. dua ediyorum çünkü içimden devamlı dua etme ihtiyacı geliyor. uyurken, uyanırken. dua etmek tanrı'yı değiştirmiyor. beni değiştiriyor."

"tanrı bizi birer heykel gibi yontar, bizi biraz daha güzelleştirmek, inceltmek için vurduğu çekiç darbeleridir acı. her darbeyle çizgilerimiz biraz daha incelir. bir kaya parçasıyla bir heykeli birbirinden ayıran, o darbelerle yaratılan acılardır. tanrı bizi yontarken çekicini hep bir mutluluğun arkasından indirir, daha keskin olsun ve daha iyi yontsun diye. siz, daha az acı çekmek için talepkâr olamazsınız."

"pain is god's megaphone"

the general (1926)

 

hevesin kaçış yönü

02:16: madem uyuyamadım. sabah kurs var ve nasıl uyanıp gideceğimi düşünüyorum ve bu düşünce de uyutmuyor. kar yağmaya başlamıştı bir saat önce ama durdu. bir şeyler olabilirdi :) ne diyecektim madem uyumadım bende gökhan yılmaz'ın "hevesin kaçış yönü" kitabını bitireyim dedim. dün başlamıştım. gökhan yılmaz'ın üçüncü öykü kitabını da böylece okumuş oldum. ilk iki kitabından farklı yazmış öykülerini. hatırladığım kadarıyla ilk iki kitapta fena halde kelime oyunları vardı. deneysellik çok fazlaydı. dil oyunları üzerinden ilerletiyordu öykülerini. bazen derdim bu hep böyle mi devam edecek diye. yine de severek okumuşum ki gökhan yılmaz'ı üçüncü kitabı alma ve okuma girişiminde bulunmuşum. aferin bana. hevesin kaçış yönü. ismi çok güzel. çok çok sevdiğim öyküler oldu kitaptan.  "en büyük ortak bölen","ffedaa", "ipe sapa gelmez" gibi. kelime oyunları çok fazla yok. dili önemsiyor. bu sefer anlatım, olay örgüsü var. eskiler tahkiye mi diyorlardı? deneyselliği başarıyla kullanmayı seven yazarın çocuklar, aile, ev ve dağılmışlık üzerinden okunabilir öyküleri. çatısı ev. yani en baskın düşünce ev demek istedim. "ev, dönülen bir yerdir" diyor "ipe sapa gelmez" başlıklı hikayesinde. anlatmaya değil de anlatamamaya dayalı öyküler ki bu yönüyle de sevdim. buçuklu insanların öyküsü. yarım kalmışların bile değil. arsa, metrekare ve dönüm gibi anahtar kelimeler öykülerini anlamada işimize yarayabilir. belki de yaramaz çok önemli değil. 

not: kapak resmi ile içerik öyle güzel uyumlu ki. bilerek seçilmiş. 

"cacık, her şeyin yolunda olma ihtimali."

"ölmek bir var olma biçimidir."

"isyan edince Allah'a zarar vereceğini sanıyor bu dayı."

"inanmak bazen altını çizmektir bir şeylerin, kolaylaştırır."

"adam seccadesinde dünyayı temize çekiyor."

"hayat istanbul trafiği gibidir. istediğin gibi gitmez pek."

"Allah korusun yazısından içeri göçmüş bir kamyon kaportası."

"Kopan şeyleri birleştirmek zordur, dedi bir de. Sabahtan akşama kadar demiri çeliği yamayıp duruyorum. Demir bile kaynıyor da insan insana kaynamıyormuş bir türlü."

körkütük

- gençlik nedir?

- rüyadır.

- aşk nedir?

- rüyada gördüklerimizdir.

soren kierkegaard

"dünya asla beklediğiniz gibi çıkmaz."

 

dünyanın en kötü insanı

 

karınca

kaçak bir misafirim var. uzun zamandır bizimle birlikte yaşıyor. şehirde soğuk bir kış mevsimi yaşanıyor. buralarda yazları sıcak ve kurak kışları sert ve uzun geçiyor, demek isterdim. ama mevsimlerin değiştiğini söylüyorlar. bilim adamlarına pek güvenmem ama kahvehanelerde okey masalarında bile konuşuluyor olması söylentiyi gerçekçi kılıyor bence. kaçak misafirimizi üç hafta arayla banyoda gördüğümü söylemeliyim. ne zaman geldiğini bilmiyorum. boyutuna göre çok atak ki banyo gibi riskli bir ortamda yaşamayı nasıl başardı. aferin lan, dedim aferin sana. bu riskli ortamda ayakta kalma mücadeleni saygıyla selamlıyorum ve seni ayakta alkışlıyorum. sularla ne mücadeleler etmişsindir. dalgalara karşı kendine ne siperler bulmuşsundur. hayatta olduğuna göre sıkı birisisin. hayır aç kalmadın mı? çok merak ediyorum. akranların, kabilen, sosyal çevren nerde senin? ailen yok mu? buralarda ne işin var? bu soğukta hayatta kalmayı nasıl başardın? hikmet-i ilahi? böyle düşünürken kendi kendime dedim ki: bak ayak altında dolaşıyorsun. dalgınlığıma gelir üzerine basarsam üzülürüm. misafirimizsin sonuçta. ne yapabilirim senin için? en güzeli seni banyodan çıkarıp salona taşımak olacaktır. salon pek kullanılmaz bizim evde. salon misafirler içindir. onlar da ayda yılda bir gelir. o geniş ferah ve sıcak (eh) mekan senin geçici yurdun olabilir. daha uzun seyahatler yapabilirsin. karlar eriyince yine karşılaşırsak seni toprakla buluştururum. ya da sen nasıl geldiysen yeniden gitmenin yollarını bulabilirsin...eveet şimdi salondasın. hadi hayırlı olsun yeni mekânın. kanepenin arkası ortadaki halıya göre daha güvenli n'olur n'olmaz. ekmek kırıntıları da bırakacağım. kal sağlıcakla. umarım kazaya kurban gitmezsin.