telefonumdaki not defterime "taze fasulye konservesi" diye not almışım. niçin böyle bir şey yazdım diye düşünürken konservesini tazesinden daha lezzetli bulduğum için olabilir mi? insan böyle bir şeyi niçin not alır ki?
...
sivas- gemerek yolunu katlanır kılan şarkılardı. bir de bu yolun her mevsimine şahit olmak iyi geliyordu bana. güz, kış, bahar ve doğanın değişimine hayretle şahit olmak. şarkılar diyordum. böyle büyük bir keyifle mp3 falan hazırlardım yolda dinlemek için. keşke arabamda bluetooth veya aux girişi olsa diye hayıflanırdım. cd ile uğramak artık ilkel geliyor. bugün kursta öğrencilerime kasetten cd'ye geçme hikayelerimizi anlattım bizim neslin. daha önce walkman'lerimiz vardı. bak şimdi aklıma geldi. (aiwa ve sony kapışıyordu o zamanlar. benim sony vardı. doksanlarda ve iki binlerin başında new age müziği popülerdi. kitaro, lorena mckennıt dinlerdim. tabii başka bir sürü isim, grup var. onları yazmıyorum. sonra düş sokağı sakinleri'ni keşfetmiştim. beşiktaş-ortaköy yolunda yürümeyi ne çok severdim.) şimdi telefonla binlerce müziğe ulaşabiliyoruz. tarih dersinde böyle şeylere yer yoktur, kesin bir yerlere bağladım. tasnif, terkip, tahlil gibi :)
arabayı 2016'da aldım. daha geçen haftalarda arabamda aux girişi olduğunu öğrendim. o çıkıntı gözüme hep çarpıyordu ama lpg'nin bir parçası falan zannediyordum. amaan ne biliim işte araçlara ilgim bu kadar. şimdi acısını çıkarıyorum. okul yolunda karışık şarkılar. cd hazırlamak da güzeldi bence. :)
...
tek bir şiir olmayacağı anlaşıldı. ne olacak acaba çok merak ediyorum. uzun bir şiir.
...
yeni açılan kafede müthiş bir sessizlik vardı. harika bir okuma yaptım. tam istediğim ortam derken müziği açtılar. sessiz sakin bir yer bulamayacak mıyım bu sığamadığım şehirde. ama güzel mekan.
...
hocam şiir kitabı değil bu, şiir dergisi.
yeniden şiir kitabı, dedi. kitap değil dergi bu hocam, dedim yine. (masada unuttuğum bir edebiyat dergisi üzerine)
...
uzun zamandır hafta sonu kahvehaneye takılan arkadaşlarımın yanına gitmemiştim. özlemiştim. akşam yeni yıkanan perdeleri taktıktan sonra (puff) kendimi dışarı attım. arkadaşlarımın yanına gittim. hoşgini aynı heyecanla oynuyorlardı yine. ben kenarda neler döndüğünü pek anlamadan çayımı içiyordum. bir ara gözüm kitaplık gibi bir yere takıldı. kalkıp inceledim. aaa kaşgar dergileri ve iki adet kitap-lık dergisi var. bu okey salonunda ne işleri var bu dergilerin. nasıl oldu anlamadım ama kahvehane sahibi alabilirsin hocam dedi :) bazılarının bende olduğunu hatırladım. nemlenmiş dergiler. kurusun da paylaşayım burada. ne denir kısa günün kârı. ustam ben bir çay daha alayım. ♫♫♫
...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder