Sayfalar

22 Şubat 2024 Perşembe

içimden gelmiyor.

üretmenin o derin boşluğu içindeyim. hep mi böyleydi acaba. zihnimi tembelliğe mi alıştırdım. yoksa bilerek çalışmamasını mı istedim. insan neden düşünce yollarının akıp gitmesini tıkar ki. oysa anlatmanın tadı var. anlatırken gözlerinin içine bakan ve keyif alan birileri olmalı. paylaşmak uzun uzun konuşmak. onca şey nereye gidiyor. onca şey nasıl birikiyor. birikiyor mu.yoksa bir boşluğa mı düşüyor. bir sızıntı mı var. taşmayı bilmiyor muyum. anlatmanın fikir üretmenin güzelliğini yaşamadım mı. (ama dinlemek hep hoşuma gitmiştir.) istemiyorum aslında. buna çok çok eminim. benim için şöyle yazabilirsin, şu konuda mutlaka bir şeyler yazmak ne kadar güzel olurdu. diyenler oluyor. uğraş alanlarımla ilgili neden bir şeyler yazmak zorundayım ki. tabiiki yapılabilir. ama soruyorum, sorguluyorum. içimden gelmiyor. diyorum, evet yapmak ve yazmak istemiyorum. söyleyecek şeylerim elbette var. ama istemiyorum. çok basit. o zaman üretmenin o derin boşluğu içinde miyim? hayır. :) içimden gelmiyor. 

(?) soru işaretinden nefret ettiğimin farkına vardım şimdi.

javier marias'ın anlatımından nasıl etkilendiysem bir roman kahramanı gibi konuştum. :)

.......................

en sevdiğiniz roman?

en sevdiğiniz film?

en sevdiğiniz şiir, şair? en sevdiğiniz şehir?

en sevdiğiniz padişah? vb. vb vb.

böyle sorulara cevap vermekte zorlandığımı fark ettim. neden en'lerim yok benim. olmalı mı? 


Hiç yorum yok: