Sayfalar

5 Şubat 2023 Pazar

kış kirazı

pazartesi okullar açılıyor. dinlendik mi tabii ki hayır. dinlenmeye yüklediğimiz anlam da çok göreceli. aklıma, gireceğim o koşuşturma ortamı geldikçe herhangi bir sevinç yaşayamıyorum. ama günlerim yeniden düzene girecek ya işte buna seviniyorum. aslında boş sayfayı açarken byung chul han'ın yeryüzüne övgü kitabı önümdeydi. çayımı da bitirmiştim ve dışarıda kar yağıyordu.
(koltuğuma öyle bir çökmüşüm ki zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım. koltuktan kalkıp mutfağa doğru yöneldiğimde harika bir kar yağdığını fark ettim. işte günlerdir beklenen. lapa lapa yağıyordu. sonra bir şeylerle uğraştım tekrar dışarı baktığımda kar durmuştu. yüzüm düştü. bi an aklımdan şöyle bir cümle geçti: evet işte yine aynısı oldu. ben baktığım için durdu kar yağışı. geçmişte de böyle inanışlarım olurdu.  ne zaman fenerbahçe maçlarını izlesem fener yenilirdi. evet, derdim işte ben izlediğim için yenildi. eğer izlemeseydim kazandığı haberini alırdım. böyle böyle çok inanışlarım vardır. kendime haksızlık ediyorumdur belki bilemem. acizlik, yetememe ve kendine sürekli yenilgiler hazırlama gibi gibi. olsun bilinçaltımdan böyle bir şeyi dışarı çıkardığım için mutluyum. hem futbolla da ilgilenmiyorum daha. geçmişte de ilgilenmemiştim ama takım tutardım işte.) bu sayfayı açarken chul han'ın "yeryüzüne övgü" kitabından kış üzerine yazdığı yazılardan alıntılar yapmayı düşünmüştüm. ama üşendim. kış bitmeden yaparım belki. kitap ise çok güzel.
...
üç istanbul'u bitirdikten sonra elim dostoyevski'nin "cinler" kitabına gitti. koca bir kütle. yedi yüz sayfa. bende iletişim baskısı var. ergin altay çevirisi. şöyle bir göz gezdirdim. emin misin hüseyin? dedim. gözümde büyüdü bir an. oysa öncesinde beş yüz yetmiş sayfalık kitap bitirmiştim. yani okuyucu zihninde bir duvara dönüşmüş sayfa sayısı. neden buna takılıp gözümüzde büyütüyoruz acaba? zaman kaybı mı olarak görüyoruz. sıkılır mıyız? çabucak bitirip bir başka kitaba geçsek duygusunun önünde engel mi acaba sayfa sayısının çok olması. sorular sorular. (çok da takıldığım bir şey değil ama "cinler" kitabını elime alınca böyle bir duygu oluştu istemeyerek) tabii soruların cevabını bulamadan 60. sayfada olduğumu büyük bir gururla belirtmeliyim. okuyacağım büyük bir keyifle. 
ha bir de şu var. her dosto hayranı, dosto'nun bir iki kitabını mutlaka gelecek günler için ayırmıştır. yani bu da garip bir duygudur. iki romanını yıllarca ertelemişimdir. delikanlı ve cinler. bu ertelemenin adı ilerde bir dosto kitabı okumanın vereceği haz veya tattır. başladım öyle işte. 

Hiç yorum yok: