Sayfalar

2 Kasım 2025 Pazar

01.09

gece mide yanması ile uyandım. ya da mide yanması beni uyandırdı. saat dörde geliyordu. talcid aldım. uzun sürdü mide yanmasının yatışması. artık dikkat etmem gereken şeyler gündemime girdi: şerbetli tatlılar ve büskivi. (G. Hoca dedi ki: o şerbetten değildir. tatlının içinde kullanılan margarin gibi yağlar yapar.) sonra soğuk. yatmaya yakın atıştırmalıkların kesilmesi falan. gündüz kursa gittim. evde gasvin vardı. ondan içtim. daha iyi hissettirdi. sevmediğim çorba. baş ağrısı başladı saat sekiz gibi. dışarıda yürüdüm iyi gelir düşüncesiyle. fena soğuk. alnıma vuruyor. kapşonu başıma geçirdim. çay ocağında bir çay. arkadaşla kısa bir yürüyüş daha. sonra arabasıyla beni eve bıraktı. 

**

ağacın dalından kopardığım yeşil mandalina. ağaçtan yere düşenleri değil de ağacın dalından koparmayı tercih ediyorum. (rüyaları böyle yazarken olduğu gibi yazamıyor insan. yön vermek istiyor rüyaya :)

istanbul'da taksim-kabataş fünikilerine yetişmeye çalışıyorum. binmek için kart doldurmaya çalışıyorum. Kapıdan geçmeme izin vermiyor görevli. bir sebebi vardı ama aklıma gelmiyor. elimde taşıdığım bir şeyden miydi acaba? neden bu telaş neden sevgili hüseyin. :)

***

kerem eksen'in "uyku krallığı" adlı romanını bitirdim. yazarın okuduğum üçüncü romanı. ilk romanı daha mı güzeldi ne. yky'den çıkanı hiç beğenmemiştim. daha da okumam. masaya bir sürü kitap çıkardım. dünkü telefon konuşması bana biraz daha dikkatli olmam gerektiğini hissettirdi. ertelemeden sevdiğin insanlara bir merhaba demek bile nasıl kıymetli. bugün yasin'i aradım. hal hatır sordum. 

**

serol teber ile şenol ayla'nın "didik didik freud" adlı programlarını arabada okula gidip gelirken dinlemeye başladım. (2004 yılında açık radyo'da yapılmış program). acaip keyifli bir program yapmışlar. bırakamıyorum. 

**

zihnimdeki tartışma düzeyi azaldı. bitecek ve silinecek inşallah. bir narsistin  manipilasyon tuzağına düşmedim şükür. insan bazı kararlarını geciktirmeden erken vermeli. o kadar çok ki gecikmeli kararlarım. önümde yığınla ertelenmişlikler duruyor. bu da fena üzüyor beni. çok üzgünüm çok. ama korku, kaygı ve vicdan üçgeninde sıkışıp kalmışım. en çok vicdan ve merhamet. 

**

aylar sonra film izlemek: "inside the yellow cocoon shell" üç saat. ilk saatini bugün izledim.

**

iki güzel şarkı düştü önüme. günün kazancı bence. dinleyelim uyku krallığına geçmeden önce.

L'art de bien parler · Marianne Beaulieu
***

Soul to Soul (Live) · Let Babylon Burn





Hiç yorum yok: