sabah beş buçuk ile sekiz buçuk arasında zamanın uzadığını hissediyorum uyurken. uykumu iyi alayım diye vakti bana genişletiyor. şükür.
*
kitabevinde mezun olduğum sene memlekete döner dönmez yaşadığım o sıkıntılı süreci anlattım. anlatırken bile kendimi kötü hissettim.
*
esentepe camii. heyecanlandım. yıllar sonra. çocukluğum. o havayı teneffüs ettim. arabaya bindim. ağlayan çayır çalmaya başladı. tabii ki gözyaşlarımızı bitti mi sandın. hayat acaip bir şeymiş.
*
kendimi yorgun hissediyorum. garip bir koşturmaca. güya boş günümdü. hiçbir zaman dolu dolu geçmiyor. boş gün olmasa daha iyiymiş.
*
...
antoine de saint exupery'nin "insanların dünyası" kitabını bitirdim ders aralarında. gece uçuşu'nu sevmiştim. o kitap gibi güzel bir tat bıraktı bende. gökyüzü, çöl, fırtına, deniz, kargo pilotlarının belirsizliğe akan kederleri ve kaderleri. arkadaşlıklar, kayıplar, yine de mesleğin büyüsü ile gökyüzündeki bu mesleğe duyulan aşk ya da ekmek mücadelesi. bir yandan en önemlisi o içsel yolculuklar. uçak gökyüzünde süzülürken, varoluş mücadelesi de zihinde süzülüyor. sorgulamalar bitmiyor. çöldeki ve çölleri geçmek isteyen insanların dünyası.
...
"Casablanca'da, Dakar'da ye Buenos Aires'te bir masanın etrafında toplanıldığında, uzun yıllar süren sessizliğin ardından yarım kalmış sohbetler kaldığı yerden devam eder, eski anılar yad edilir. Sonra dağılır herkes. Dünya böyle ıssız ve böyle zengindir işte. Bu mesleğin bizi günbegün götürdüğü o ulaşılması zor gizli bahçelerle doludur. Hayat belki bizi birbirimizden uzaklaştırır, birbirimizi düşünmekten alıkoyar, ama nerede olduğunu bilmesek de arkadaşlarımız bir yerlerdedir. Unutulmuş ve sessizdirler, ama sonsuza dek sadıktırlar! Olur da yollarımız kesişirse keyiften şiddetle tutup sarsarız birbirimizi omuzlarımızdan! Şüphesiz biz beklemeye aşinayızdır..."
"Ama falanca arkadaşımızın berrak kahkahasını bir daha asla duyamayacağımızı, bu bahçenin bize sonsuza dek kapandığını yavaş yavaş anlarız. İşte o zaman yürek parçalamayan, fakat acı veren gerçek yasımız başlar."
Aslında hiçbir şey, ama hiçbir şey yitirilen bir arkadaşın yerini dolduramaz. Yoktan var olmaz eski bir arkadaş. Hiçbir hazine, ortak anılar kadar, birlikte geçirilen çetin saatler kadar, beraber yaşanılan onca küslük, onca barışma, onca kalp atışı kadar kıymetli değildir. Böyle arkadaşlıkları yeniden kurmak mümkün değildir. Bir meşe fidanını dikip hemen gölgesinde dinlenmeyi ummak boşunadır.
"Hayat böyledir işte. Önce yıllarca fidanlarımızı ekeriz, zenginleştiririz kendimizi; ama sonra yıllar geçer, geçip giden zaman yapacağını yapar ve kırar geçirir ormanımızı. Arkadaşlar bir bir gölgelerini de alıp giderler aramızdan. Ve yasımıza, yaşlanmanın verdiği gizli pişmanlık karışır." 28
Red Bike in the Woods - Tita Secchi Villa , 2012. Italian, b. ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder