"Açıkçası sürekli insanın bu dünya karşısındaki yerini, süreç içindeki başkalaşımını, bitimli olmasını, toplumun ya da karar vericilerin bizlerden götürdüklerini ve ruhumuzda açtığı tahribatı düşünüyorum. Tüm sonuçlar büyük bir yenilgiye çıkıyor. Oysaki insan önce kendini yenebilmeli. Yenilgiyi bilen biri kaybetme korkusundan da sıyrılır. Bence edebiyat özelinde sanatın kendisi kişinin benliğini, gizlerini estetik bir biçimde ifşa etmesine dayanıyor. Bunu özgün bir dil, bilinen gerçekliği bozarak oluşturduğunuz yeni bir atmosfer ve herkesin özünde var olan o damarı yakalayarak yaptığınızda kalıcı, sarsılmaz, büyük bir esere ulaşıyorsunuz. Yani yeni bir dünyaya. Dünya yenebileceğimiz bir şey mi, bilmiyorum. Ama onunla ve yukarıda saydıklarımla mücadele edebileceğimize inanıyorum. Üslubunuzun, kurgunuzun, samimiyetinizin metinde oluşturduğu o yeni gerçeklik dünyayı yenmek için değil ama onunla mücadele edebilmek ya da mücadele ederken biraz soluklanmak, güç vermek için faydalı olabilir. Edebiyatın iyileştirici gücüne inanıyorum. Tüm bu ağırlığın ve acının karşısına edebiyatla dikilmeyi de onurlu ve çılgınca buluyorum."
...
"İnsanın arayışı bitmez. Her arayış kendi içerisinde yeni sorulara kapı açıyor. Her kapının sonunda bir başka beklenti, bir başka yenilgi sonra tekrar arayış. İnsan tüm arayışları ve çabaları sürecinde varlığını oluşturup kimlik kazanıyor. Oradaki yenilgeler, yeniden ayağa kalkmalarla bir sonuca varabiliyorsunuz. Bir sokak köpeği bir otomobil görünce koşar. Neden koştuğunu bilmez, otomobili yakaladığında ne yapacağını bilmez, sadece koşar. Sonunda da dili dışarıda, anlamsızca yorulmuş bir şekilde geri döner yuvasına. Farkındalığı olmayan, bir meselesi, derdi -dünyayla ya da toplumla ilgili olması şart değil, zaten öncelik de değil- olmayan insanın hayattaki durumunu bu örneğe benzetiyorum. Arayışta olmak içinde bulunulan duruma karşı duyulan bir rahatsızlığın sonucudur. Bir eylemdir. Farkındalığın geliştiğini gösterir. Bu bile başlı başına büyük bir adım. Farkındalık kalbi ezen iç sıkıntısına sebep oluyor. Sonra arayış başlıyor. Sıkıntıdan önceki insan, farkındalığı olan nur topu gibi bir sıkıntıya sahip insan, eyleme geçmiş arayıştaki insan, yanılgılar ve yeniden başlayan insan ve sonunda ortaya çıkan kişi. Göründüğü gibi sürecin hiçbir anında kişi aynı kalmıyor. Her an yeni bir forma dönüşüyor. Bir kitabın oluşumu da bu örneğe benziyor. Farkındalık, sıkıntı, arayış, denemeler, olgunlaşma, üretim ortaya eser çıkartıyor. Bu tamamlanmışlık hissi sizi mutlu ediyor ancak yeni bir üretim süreci için benzer sancıları ve süreçleri tekrardan yaşıyorsunuz. Bu sürecin her anından keyif aldığımı söyleyebilirim."
Recep Kayalı (bir söyleşisinden)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder