kendimi tutamayıp kitap siparişinde bulundum. dün de kitapçıdan üç kitap aldım. iyi seçimler olduğunu düşünüyorum.
bugün de şu çarpıcı bir alıntıyla karşılaştım.
"geçmiş özlemini hiçbir şey müzik kadar güçlü biçimde uyandıramaz." susan sontag
gerçi geçmiş özlemini otuzlu yaşlarımda yoğun olarak yaşamıştım. kırktan sonra pek özlem duymuyorum geçmişe. anlar var. onlar da aklıma geldikçe de özlemden ziyade kırılgan bir yapıya bürünüp hüzünleniyorum. müziğin bendeki gücü olmayan, yaşayamadığım şeylerin ve boşluğun doldurulması gibi. ayaklarımın yere basmaması lazım. bu yüzden müziğe ihtiyacım var. bitmemesi gerek umutların ve hayallerin.
...
bir doğum günü kutlaması. uzun bir telefon konuşmasında kafamdaki bir sorunun cevabını hiç ummadığım anda bu konuşma sırasında arkadaşımdan öğrenmem. sohbet sohbeti açtı derken hiç aklımda yokken kader konuşturdu da al sana cevabı dedi. haydi şimdi sıra bende.
...
kışlık ve yazlık lastik değişimleri de kapitalizmin bir oyunu. yıllık bakım ve araç muayenesi de dahil.
...
penceresiz kaldım anne espirim güzeldi. cuma günü sekiz saat doluyum hiç pencerem yok deyince okuldan öğretmen arkadaşım boş durur muyum yapıştırdım cevabı: penceresiz kaldım anne :) (boş ders saati, ders programında pencere olarak adlandırılıyormuş bu sene öğrendim)
...
filistinli yazar gassan kanafani'nin öykülerini sevdim. ivo andriç'in drina köprüsü ise çok akıcı. yüz yirmi sayfa okumuşum. haziran 2008 yılında almışım kitabı. biraz da okumuşum hatta.
azimet avcu ve berke camekan isimli şairlerin şiir kitaplarını okuyorum bi yandan.
saat: 00.37
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder