bahçeni ne güzel süslemişsin öyle. sen bahçene bakmasını hep bildin. ney sesi geliyor uzaktan. yağmur yüklü bulutlar geliyor. biraz sonra ıslatır mı bizi ne dersin. koşmam gerek yetişmem gerek yazgıma.
sen sözcüklere karşı suskunluk oldun... sessizliğinle başladı kıyamet. münzevi bir bakış attın seslere. sesin gürültüye dönüşeceğini nerden bilecektin. yine de göze aldın. göze almak gerek. sonra o ağrı gelir yerleşir. göz ağrısı yürek ağrısına dönüşür. onu taşıması güçtür. ferahlatsaydın n'olurdu sanki. kelimelerin bitti mi. çekildin yağmurdan önce. yağmura yakalanmak gibisi yoktur. çekilmeyi mi kader bildin.
faces
yüzünü kalabalık şehirlere çeviriyorsun. yüzünü alışveriş merkezlerine. sürekli bir hengame. otobüs duraklarından seçilmiyor bakışların. yağmur yağsa ne olur. şehir gökyüzüne değil başka şeylere teslim olmuş. yüzün okunmuyor. yüzündeki saflığı kaybediş gibisin. bir kafede uzak denizleri seçemiyorsun. sendeki mavilik neydi öyle. taksi çağırıyorsun. taksi seni bir kışa götürmek istiyor. durdurup geriye kaçmak gibisi yok. peki o ya kış değilse. yine göze alamıyorsun. yüzler aldatıyor. ah! seni terkedişler çekiyor. bu nasıl bir içlenme böyle. bu nasıl bir yol. viran olmuş bir evin içinde anılar karşılıyor seni, iyi günler. iyi geceler. bir hoşçakal ülkesi oluyorsun. başkentinde mavilikler. sonra yağmur yağacak buralara elbet. elbet hasat elbet el çırpınışlar. ftoğraf makineysiyle yakalayamayacaksın o içlenmeyi. ve öyle cevapsız kalacak.
pictures
başa dönmek acıya evet demekmiş. başa dönmek istemezsin. ama o acı sevincin aşkın mutluluğun adı olacak. başa dönmek resimleri yırtmak gibidir. resimler kalmasın. geçtiğim yollara adını vereceğim. belki kıvrım kıvrım akacak sana dile gelmeyen ne varsa. ne güzel bazı şeylerin dile gelmemesi. öyle yarım kalırsın. öyle bakarsın resimlerden bir anlam çıkaramazsın. cam kırıklığı, kağıttan gemiler...
sessizsiz, demek ki aramızda güçlü bir bağ var.
ama
neden bir şeyler söylemedin. yağmur yağmaya başladı. film bitti.