Sayfalar

31 Ekim 2014 Cuma

unutamadığım insanlarıma


"unutmak kelimesi "un" dan çıkmış; bildiğimiz un, hamur işi.. unutmak için un ufak etmek gerekiyormuş. Birini bütün olarak unutamazmışın zaten öyle pat diye unutamazmışın. Yavaş yavaş gidermiş.. yavaş yavaş unuturmuşsun. gözleri, kaşı, burnu, kulağı, sesini yavaş yavaş.. unuttuğun zaman da o kişi olmazmış, hatırlamazmışın.. sonra unuttuğunu unuturmuşun. her gün ne zaman unutucam diye soruyom ben kendime, her sorduğum zaman da her şeyi yeniden hatırlıyorum ben..daha net. unutamıyom ben." Behzat Ç.




23 Ekim 2014 Perşembe

beni sade sen sevdin

Eşyamda izin ayağımda tozun var mı diye sorarsan
Sana can çekişe çekişe değişen eşyayı haber veririm
Ayağımın tozunu silktim eşyamı karıncaya yükledim
Kırık yayda kalıveren ok gibi kaldım amma
Hiç korkmadım seni sükût-u hayale uğratmadım
Sen hatim ol ben yarım sen hatem vur ben dargın sen hatır kır
Ben uzun uzadıya kendimi açıklayayım ki bilinsin nasıl bir zulmetteyim
Bilinsin bu evren duanla her gün en baştan nasıl yaratılır
Boş bir sadak gibi kaldım amma zaten nehirler çekilmiş kurumuş göller
Aramızda deniz vardır bana kalan sade sabır sade sabır
Ben bu kırık izzeti nefisle çok uzağa gitmem biliyorum
Bende ramak kalmıştır her şeye hasmane tertiplere ölmeye ramak kalmış
Flamasında ölüm işaretleriyle bir kuru benliğim kalmış
Kesilmemiş kartalmış bir adak gibi kaldım amma katılaşmadım
Hatırla sana ve kendime hep inandım, işte ordayım
İmanını tazeledin her cürmümden kalbimden sızan acıdan
Korkarak belirsiz bırakarak dokunmayarak beni sevdin
Tanrı hakkı için sevdin ebedi dostunu bildim, buydu seni avutacak
Hem gerçek hem yalan olan, işte bak bu açık seçikti aramızda
Seni affetmedim sana teslim gönlümü esirgedim bağışladım
Sen sendelediğinde inancımın ilk perdesi yırtıldı
Dediler ki suya götürür susuz getirir adamı
Dediler bivefadır boşuna çınlamasın kulağın
Bense bir kez kerametine iman etmiştim divitin ve hokkanın
Gene de tuz basmadım zaafına seni hasletimden azadladım
Ateşi keselim kesilebilir değilse de, namı var ateşkesin
Bu ateşin narına yanacak sözlükler ve kuralları simyanın
Birkaçsayfa kurtaralım kekeme kalsak bile isimsiz mektuplar için
Şartsız ve müdanasız bir mütareke imzaladım amma
Kerem ettim sana seni hiç aklımdan çıkarmadım
Şimdi burada her şey pırıl pırıl aydınlık ve her saat gündüz
Duvarlarda masalarda kulelerde duranlar bile on ikiye vurmuş
Dünyanın her yerinde kalbimin rehberliğinde bir çocuk doğmuş
Her çocuğa adın konmuş akrep durmuş saat on ikide işlememiş saniye
Bu aşkın aşkı kaldı bende onursa hiçtir terazi kefesinde.
hayriye ünal

19 Ekim 2014 Pazar

münacaat

senden el etek çektiğim günlerde
uzuyor günler şaşırıyorum yolumu

senden çivit mavisi şenlikler kuruyorum; yollar kısalıyor
gitmek istediğim başka şehirlere

bilici; aldatmayan çocuklara sığınsam da
körleşiyorum gün içinde;
bir nokta bir öz kalıyor geride

susuzluğumun çaresi de sensin çıkmazlarımın
anahtarı da sende; yakamozla karışık denizi
geçtiğim denizleri de hep gençliğe yakın
hesaplayarak alnımı serin yeşil gecede
anıların; onların beni bıraktığı bu yerde
bir kırlangıç gölgesinin yitip gittiği yerde

sesimin seni bulduğu yerde
kumlarda yokolacak acı bir çizgi
sessizliğe değen iki göz
gibi yitip gideceğim bende..
                                                levent sunal   “biz neyi anlar”dan…